Last Of Us: Part I
- Fikri Emre Görgüç
- 14 Tem
- 2 dakikada okunur
Duyguların, Görselliğin ve Hikayenin Muhteşem Uyumu
Naughty Dog’un efsaneleşmiş yapımı The Last of Us Part I, oyun dünyasında iz bırakmayı başaran ender yapımlardan biri. Gerek grafik kalitesi, gerekse etkileyici hikayesiyle yalnızca bir oyun değil, aynı zamanda bir duygu yolculuğu sunuyor. Bu yazımda, oyunu PlayStation 5'te deneyimlemiş biri olarak hem teknik detayları hem de kişisel izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Grafikler: Göz Alıcı ve Gerçekçi
İlk anda göze çarpan unsur grafiklerin kalitesi oluyor. PS5’in gücüyle birleşen yenilenmiş görseller, adeta gerçek bir dünyada geziyormuşsunuz hissi veriyor. Doğal ışıklandırma, manzaraların derinliği, çevre dokularının detayları ve özellikle çimenlerin rüzgârdaki hareketleri oldukça etkileyiciydi. Girdiğiniz her yeni ortam, keşfedilmeyi bekleyen bir tablo gibiydi.

Hikaye: Joel ve Ellie'nin Derinleşen Yolculuğu
The Last of Us’ın asıl gücü hikâyesinden geliyor. Joel ve Ellie’nin başta yabancı, zamanla ise birbirine bağlanan iki karakter olarak gelişen ilişkisi, oyuncuya duygusal bir bağ kurma şansı veriyor. Oyunun ilerleyen bölümlerinde Joel’in Ellie’yi neredeyse kendi kızı gibi gördüğünü hissetmek, karakterlerin samimiyetini daha da derinleştiriyor. Bu bağ, hem diyaloglarla hem de olayların dramatik yapısıyla güçlü şekilde aktarılmış.
Oynanışta Rol Değişimleri: Hem Joel Hem Ellie
Oyunun beni en çok etkileyen yönlerinden biri de, sadece Joel ile değil zaman zaman Ellie ile de oynama fırsatı sunması oldu. Bu değişken bakış açısı, oyuna sadece çeşitlilik katmakla kalmıyor; hikâyeye daha fazla bağlanmamı sağladı. İki karakterin dünyayı nasıl farklı algıladığını görmek, anlatımı çok daha zenginleştiriyor. Özellikle Ellie olarak oynadığınız anlarda gerilim ve merak hissi bir kat daha artıyor.
Mantar Sporları ve Gerilim Unsurları
Oyunda karşılaştığımız yaratıklar — özellikle mantar sporlarına maruz kalmış enfekte bireyler — hem korku hem strateji açısından oynanışı derinleştiriyor. Clicker'ların sesleri, hareketleri ve tasarımları hem ürkütücü hem de yaratıcı. Bu yaratıkların oyundaki yerleşimi ve zorluk seviyeleri, sizi sürekli tetikte tutan bir atmosfer yaratıyor.

Müzik: Her Duyguya Eşlik Eden Ezgiler
Gustavo Santaolalla’nın besteleri, oyun deneyimini adeta bir sinema filmine dönüştürüyor. Basit ama etkili melodiler, duygusal anlara eşlik ederken oyuncunun hislerini tamamlıyor. Bazen umut dolu, bazen ise iç karartan bir ton yakalayan müzikler, bu hikâyeyi unutulmaz kılan unsurların başında geliyor.
PS5 Deneyimi: Akıcılık ve Derinlik
Yeniden yapılmış bu versiyonu PS5’te oynamak, görselliğin ötesinde bir performans vadediyor. Yükleme sürelerinin neredeyse yok denecek kadar az olması, DualSense kontrolcüsünün sunduğu titreşim ve tetik hassasiyeti, oyunun atmosferini doğrudan etkiliyor. Bu teknik detaylar, zaten güçlü olan anlatımı daha da ileri taşıyor.
Kaçırılmaması Gereken Bir Deneyim
The Last of Us Part I, bir oyundan fazlası. Duygusal anlatımı, teknik mükemmelliği ve oyuncuyu içine çeken atmosferiyle, modern oyun anlatımının zirve noktalarından biri. Her bir sahnesi, her bir diyalogu ve her bir kararı uzun süre hafızanızda kalıyor.
Puanım: 10 üzerinden 9.
Yorumlar